Sosyal Medya

Dünya

El CezireÂ’yi bitirecekler matmazel...

Neden “Katar’a olanlardan bize ne?” diyemeyeceğimizin göstergesidir El Cezire’nin başına gelenler. El Cezire Batı’nın uluslararası medya hegemonyasını kırmayı başaran tek Orta Doğu network’ü, Arap dünyasında tüm baskılara rağmen susmayan bir ses, bağımsız kalmaya çalışan bir kimlik, bir iradedir. Katar, El Cezire demektir.



Merve Şebnem Oruç - Yeni Şafak

Medya, Irak iÅŸgalinin önemli cephelerinden biriydi. ABD, vatandaÅŸlarını ve dünyayı Irak’ı özgürleÅŸtirdiÄŸine inandırmak zorundaydı. Bu nedenle iÅŸgal destekçisi ünlüler sabahtan akÅŸama Fox News gibi kanallarda sol alt köşede dalgalanan Amerikan bayrağı ve ‘Irak’ı ÖzgürleÅŸtirme Operasyonu’ baÅŸlığı altında yorum yapmakta, canlı savaÅŸ yayını kesintisiz sürmekteydi.

George W. Bush’a göre sözlerinizi “tekrar ve tekrar ve de tekrar söylemeliydiniz ki kafalara iyice yerleÅŸsin.” Tıpkı Irak’ta olmayan kitle imha silahlarının varlığına dünyayı inandırdıkları gibi, o günlerde savaşın gidiÅŸatıyla ilgili de yüzlerce yalan söylendi. KuÅŸkusuz ‘iliÅŸtirilmiÅŸ gazeteciliÄŸin’ (embedded journalism) uygulama tarihi daha eski, ama en tartışmalı kullanımı Irak Savaşı’nda oldu. 800’e yakın gazeteci ve fotoÄŸrafçı ABD ordusuna ‘iliÅŸtirilmiÅŸ’ olarak savaÅŸ bölgesinde götürüldü, zırhlı araçlar içinden gördüklerini, tam da Bush’un istediÄŸi gibi haberleÅŸtirdi. Böylece baÅŸta Amerikan kamuoyu olmak üzere kimse ABD’nin nasıl gitgide bataklığa saplandığını göremedi. ÖrneÄŸin Kasım 2004’te Amerikan askerlerini takip eden medya, Felluce’nin ele geçirip ‘isyanın’ belinin kırılacağını iddia ediyordu; fotoÄŸraflar, videolar, röportajlar gayet ikna ediciydi. Ama bu doÄŸru deÄŸildi. ‘Ä°syancılar’, aynı günlerde Musul’u ele geçirmekteydi. Irak askeri Musul’dan kaçtı, 30 polis merkezi ele geçirildi ve 40 milyon dolar deÄŸerinde silah ele geçirildi. Musul’da olanlar ABD için büyük bir bozgundu ama ‘zafer’ ve ‘baÅŸarı’ haberi vermeleri için iliÅŸtirilmiÅŸ gazeteciler bunu haberleÅŸtirmediÄŸi için ABD’nin yaÅŸadığı hezimet hiç yaÅŸanmamış gibiydi.

Ama savaşın propaganda ve enformasyon cephesinde ABD’nin büyük bir sorunu vardı. Batılı olmayan bir medya network’ü, Katar’ın El Cezire’si tıpkı Afganistan’da olduÄŸu gibi korkusuzca Irak’taki korkunç aldatmacaların peÅŸindeydi. Durum o kadar ciddiydi ki, Bush ve Tony Blair’in telefon konuÅŸmalarına konu oluyordu. Artık ne kadarı ÅŸaka ne kadarı ciddiydi bilinmez, sonrasında ortaya çıktığı üzere, Bush 2004’te El Cezire’yi bombalamaktan söz ediyordu, Blair’se onu ‘Yapma yapma’diye sakinleÅŸtirmeye çalışıyordu. Ama zaten Amerikan savaÅŸ uçakları çoktan El Cezire’yi vurmuÅŸtu. 2003’te network’ün BaÄŸdat ofisi, binanın her cephesi ve çatısı sapsarı ‘Basın’ iÅŸaretleriyle örülüyken vuruldu, bir gazetecisi yaÅŸamını yitirdi. 2001’de de kanalın Kabil’deki ofisi vurulmuÅŸtu.

Donald Rumsfeld’e göre, El Cezire’nin yayıncılığı ‘kötü niyetli, yanlış ve hoÅŸgörülemez’di. Tabii ki de hoÅŸ görülemezdi, zira kanal Orta DoÄŸu merkezli bir network olarak Batı medyasının tekelini kırıyor, her kesimden insana söz hakkı veriyor ve Arap sokağının vazgeçilmezi haline geliyordu. ‘Terör destekçisi” ilan edilen El Cezire, ancak Ä°ngilizce kanalının Londra ofisinin kapılarını eski BBC çalışanlarına açmak zorunda kaldığında kendine yönelik acımasız kampanyaları biraz olsun bastırabildi.

Sonra Arap Baharı baÅŸladı. 1996’da yayın hayatına baÅŸladığından beri çizgisini farklı tutan El Cezire Tunus’la baÅŸlayan halk ayaklanmalarını dünyaya canlı olarak yaydı. Ä°ngilizce kanalının yayını kapsamlı, profesyonel, çok boyutlu ve etkiliyken, Arapça kanalları bundan daha fazlasını yaptı. Arap kamuoyunu biçimlendirdi. Arap dünyasında asla aÄŸza alınamayan konuları tartışmaya açtı, tabuları yıktı. O güne kadar krallardan, diktatörlerden baÅŸka kimsenin sözünü duymamış olan insanları ifade özgürlüğü, eÅŸitlik, adalet, demokrasi gibi kavramlarla tanıştırdı. Ancak Arap halkının kalbini kazanırken Arap yöneticilerin de baÅŸ düşmanı haline geldi. Ä°srail’le gizli kapaklı iÅŸleri olanlar, El Cezire’yi siyonist olmakla, terörü finanse edenler terör propagandası yapmakla, kanlı katliamlara imza atanlar kaos çıkarmakla suçladı. Yayınları engellendi, ofisleri kapatıldı, saldırıya uÄŸradı, çalışanları tehdit edildi, kara listelere kondu, tutuklandı.

Nitekim El Cezire, dört yıl önce gerçekleÅŸen kanlı Mısır darbesi sonrası, binlerce darbe karşıtı insanın Mısır ÅŸehir meydanlarında öldürülüşünü dünyaya gösterdiÄŸi için MübaÅŸir kanalını kapatmak zorunda kaldı. Mısır’daki çalışanları uydurma suçlamalarla tutuklandı. Bazısı deport edildi, bazısı hapis cezasına çarptırıldı. Dünya onlar için ayaÄŸa kalkmadı.

O yüzden bugün Körfez ve Katar krizinin göbeÄŸinde El Cezire’nin de yer alması ÅŸaşırtıcı deÄŸil. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Katar ablukasını sonlandırmak için öne sürdüğü 13 ÅŸartın içinde El Cezire ve baÄŸlantılı istasyonlarının kapatılması, aynı zamanda Arabi21, Rassd, El Arabi El Cedid (The New Arab) ve Middle East Eye da dahil olmak üzere Katar’ın kurduÄŸu ya da finansman aktardığı tüm medya kuruluÅŸlarının kapatılması başı çekiyor. ‘Özgür Dünya’nın liderlerinden bir tanesi de çıkıp ‘Medyanın sesini kısamazsınız, gazetecileri, televizyonları susturamazsınız,”demiyor.

Neden “Katar’a olanlardan bize ne?” diyemeyeceÄŸimizin göstergesidir El Cezire’nin başına gelenler. El Cezire Batı’nın uluslararası medya hegemonyasını kırmayı baÅŸaran tek Orta DoÄŸu network’ü, Arap dünyasında tüm baskılara raÄŸmen susmayan bir ses, bağımsız kalmaya çalışan bir kimlik, bir iradedir. Katar, El Cezire demektir.

Dün bu yazıyı yazdığım saatlerde Körfez ülkeleri Katar’a verdikleri ek 48 saatlik mühletin dolmasının ardından Kahire’de bir araya geldi. Katar her ne kadar “dünyanın uluslararası hukuk çerçevesinde yönetildiÄŸine ve büyük devletlerin küçüklere zorbalık yapamayacaklarına inandıklarını” söylese de, dünyanın böyle zamanlarda nasıl kör, sağır ve sessiz kaldığına çok kez ÅŸahit olduk. Göz göre göre yapamazlar denilen o kadar çok ÅŸey yapıldı ki, Körfez’in bundan sonraki adımı Katar’ın egemenliÄŸine kast etmek mi olur, ablukayı sıkılaÅŸtırmak mı yoksa son darbeyi ertelemeyi sonraya ertelemek mi, tahmin yürütmek zor. Ama Körfez ülkelerinin El Cezire’den eninde sonunda kurtulmayı kafalarına koyduklarına emin olabilirsiniz. Uzun süredir zehirlemeye, sakat bırakmaya çalıştıkları kanala son darbeyi indirildiklerinde, onunla beraber alternatiflerini de alaÅŸağı ettiklerinde, bundan sonra Orta DoÄŸu’da ne olduÄŸu sadece onların kadrajından görülecek. Ve medya cephesinde savaÅŸ kaybedilmiÅŸ olacak. Dünya için büyük kayıp olacak, yazık olacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.